Animelerdeki Erkeklerin Bayan Üzere Hoş Çizilmesinin Sebebini Öğrenince “Nasıl Yani?” Diyebilirsiniz
Günümüzde hayli popülerlik kazanmış olan manga ve anime serileri, genç yaş kümesinin vazgeçilmezlerinden. Lakin pek çok izleyici ve okurun da fark ettiği üzere bu serilerdeki erkek karakterler tıpkı bir kadın üzere çiziliyor. Âdeta erkek hoşu olan bu karakterler bazen okur/izleyici tarafından bayan sanılabiliyor.
Aslında bu çizim tam olarak da bilerek yapılıyor, hatta bunun çok eskilere dayanan tarihi bile var. Şaşırdığınızı duyar üzereyiz; merak etmeyin, biz de sizler için araştırırken çokça şaşırdık.
Güzel erkek kavramı, Japonlar için çok da yeni bir mevzu değil; Doğu Asya tarihi boyunca karşımıza sıkça çıkar.
Bunun tarihteki en yeterli örneğini Kabuki tiyatrosunda bayan rollerini oynayan Onnagatalar ile verebiliriz. Bu aktörler genelde bayan hallerini ve davranışlarını düzgünce gözlemleyen bireyler olmakla birlikte, bayan yahut erkek demeden birçok kişi tarafından arzulanan beşerler.
Ayrıca Batı’nın hoşluk standardının Japon erkeklerde birebir uyuşması da onlar için bir artıydı, böylelikle Batı’dan etkilendikleri insanları çizimlerine yansıtabiliyorlardı. Bizim kültürümüzde o denli değil ancak; Batı’da pürüzsüz/kılsız yüz, zayıflık ve daha az yağa sahip olma üzere standartlar aslında tam da Japon kültüründeki hoşluk standardıyla örtüşüyor.
Tarihleri boyunca kendilerine ilişkin bir hoşluk standardı olsa da anime ve mangalara 1970’lerden evvel çok da yansımamıştı. Sahi ne oldu o tarihte sizce?
1970’lerde mangakalar (manga çizerleri); David Bowie, İsveçli aktör Björn Andrésen üzere erkek ikonlardan sıkça etkilenmeye başladı. Aslında daha çok bu etkiyi Andrésen verdi de diyebiliriz zira kendisi âdeta uluslararası bir ikon hâline gelmişti. Kendisinin ikon olarak gözükmesinin sebebi ise o devirlerdeki pek çok erkeğin bilakis daha çok kadınsı bir hoşluğa sahip olmasıydı.
Pürüzsüz cildi, altın sarısı saçları, bembeyaz derisi ve feminen duruşuyla Japon mangakaların ilgisini çeken Andrésen, aslında farkında olmadan mangalara ilham konusu olmuştu. Hatta bunun en büyük örneğini eski bir manga olan “Year 24 Group” karakterlerini verebiliriz.
Günümüz tarihine yaklaştıkça hâlâ bu standardı devam ettirdiklerini açıkça görebiliyoruz. Örneğin; popüler manga ve anime serileri olan Berserk’teki Griffith, Castlevania’daki Alucard, Monster’daki Johan gibi daha aklımıza gelmeyen bir sürü karakterin Björn Andrésen’den etkilendikleri kaçınılmaz bir gerçek.
Bu çizim üslubunun günümüzde bir ismi bile var: Bishounen.
Japonca söz manasına baktığımızda “feminen özelliklere sahip hoş erkek/oğlan” olduğunu görebiliyoruz. Genelde uzun, zayıf ve neredeyse hiç kası olmayacak biçimde çizilen bu karakterler günümüzde manga ve animelerde yer alıyor. Hatta genelde bu karakterlerin seslendirmeni bile bayan oluyor.
Mangakalar ne yapmaya çalışıyor tam emin olamıyoruz lakin bazen biz bile izlerken bir karakteri bayan sanabiliyoruz! Hatta seslendirmenlerden gidecek olursak: Attack on Titan animesindeki Armin karakteri tıpkı aslında üstte bahsettiğimiz özelliklerin birebirini taşıyor. Üstelik Armin karakterinin sesi nitekim de Marina Inoue ismindeki bir seslendirmene ilişkin.
Yani siz en düzgünü mi bir karakterle gerçek olmasa bile gönülden bir bağ kurmayın, şayet erkek bir izleyiciyseniz günün sonunda üzülen siz olursunuz! Aklınıza gelen öteki bir karakter varsa yorumlarda belirtmeyi unutmayın.
Animeler hakkındaki başka içeriklerimiz: