“Leonardo da Vinci’nin Aslında Annesi Bir Köleydi”
İtalyan muharrir Francesco Cancellato, ülkesinin ve dünya tarihinin en kıymetli figürlerinden Leonardo da Vinci üzerine yeni bir kitap yayınladı. Bugüne kadar hakkındaki en net bilgi ismi olan Caterina da Vinci’nin gerçek kimliği hakkındaki gizem perdesini aralamış oldu.
Leonardo’nun annesinin aslında bir köle olduğunu evraklarla birlikte masaya yatıran müellif, bunun da ötesine geçip kendisinin İtalyan değil, Kafkasya kökenli olduğunu lisana getiriyor. Hatta 1451-1495 yılları ortasında yaşadığı düşünlen bayanın İtalya’ya da köle olarak getirildiği; burada tanıştığı güçlü bir aile mensubu Ser Piero da Vinci’den Leonardo isminde çocuğu olduğu sav ediliyor.
“Leonardo da Vinci’nin annesi İstanbul’da köle olarak satıldı.” savının kökeni:
Yazara nazaran anne Caterina da Vinci; Gürcistan, Ermenistan yahut Azerbaycan’dan yola çıkarak Karadeniz üzerinden o devir ismi Kostantinapolis olan İstanbul’a götürüldü. Burada Venedikli tüccarlar tarafından bir köle olarak satın alındıktan sonra 1442 yılında Floransa’ya getirildi. Floransa’da ömrüne devam eden Caterina, Leonardo da Vinci’nin doğumuna sebep olacak aşkı da bu kentte yaşadı.
Bir diğer deyişle Caterina; dünyanın en etkileyici zihinlerinden birinin annesi olacağı kente gelirken aslında köleydi, acı dolu bir geçmişe sahipti. Bu durum müellif tarafından da “İtalya’da o periyot kölelik yaygındı” tespiti ile destekleniyor. Hatta müellif Cancellato, bu aile geçmişinin Leonardo’yu etkilediğini ve hayatına, çalışmalarına taraf verdiğini belirtiyor.
Bu yeni bulgular her ne kadar heyecan yaratsa ve da Vinci ailesi hakkındaki tartışmaları körüklese de şimdi hiçbir şey mutlaklık kazanabilmiş değil. Öbür taraftan anne Caterina’nın aslında bir köle olduğu tezleri yeni de değil, yalnızca müellif Cancellato’nun paylaştığı bulgularla zahmet kazandı.
Leonardo’nun hayatını anlatan Da Vinci’s Demons isimli dizide annesinin geçmişine dair argümanlara yer verilmiş; Şehzade II. Beyazıt ile birlikte Napoli kuşatmasına katıldığı gösterilmişti:
Elbette bir dizinin işlediği argümanlardan çok üzerine çalışılmış araştırmaları referans almak daha gerçek. Yeniden de her iki kıssada de Caterina’nın yolunun bir biçimde İstanbul’dan geçmesi, bizim de heyecanlanmamıza sebep oluyor. Daha da heyecan verici olan ve Leonardo da Vinci’nin ilerleyen yaşlarda İstanbul, Haliç’te yapılmak üzere bir köprü tasarlaması, bu hoş öyküye de aşağıdan ulaşabilirsiniz:
Ayrıca Türkiye’nin önde gelen ressamlarının katıldığı ‘Leonardo da Vinci: VAKTİN ÖTESİ’ belgeselini de izleminizi tavsiye ederiz: