Pablo Escobar’ın Bir Vakitler Yasa Dışı Yollarla Kolombiya’ya Soktuğu “Su Aygırları” Neden Büyük Bir Sorun Hâline Geldi?

Su aygırları, Kolombiya’nın yıllardır muzdarip olduğu bir bahis. Bu dev memelilerin sayıları Kolombiya’da her geçen gün artarken çiftlikten taşarak ırmakta ömürlerini sürdürmeye devam ediyorlar. Üstelik bu, sanıldığı kadar da suçsuz formda değil!

1980’lerden bu yana bölgede hâlâ varlığını sürdüren su aygırları, birçok hayvanın da bölgede vefatına sebep olmuş durumda. Şayet önüne geçilmezse sayılarının 500’e çıkması bekleniyor. Görünüşe nazaran Escobar, öldüğünde bile bölgede tesirini hâlâ sürdürüyor.

Pablo Escobar, Hacienda Napoles isimli büyük bir çiftliği 1980’lerde kurdu.

Dünyada ismini yasa dışı işlerle duyuran Escobar, bir de kendisine o sıralarda çiftlik kurdurmuş. Filler, zürafalar, egzotik hayvanlar… Ne ararsanız var! Üstelik bu hayvanların yasal yollarla geldiğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Bu hayvanları da yasa dışı biçimde ülkeye sokmuş kendisi.

Yasal olmayan yollarla ülkeye soktuğu hayvanlar ortasında üç dişi, bir erkek olmak üzere dört su aygırı da vardı. Birçok insan bu hayvanat bahçesinde çeşit çeşit hayvanları görmek için ziyarete geliyordu. 10 seneye yakın hizmet veren hayvanat bahçesine el konulunca, bu hayvanlar bölgelerdeki çiftliklere dağıtıldılar. Lakin dört su aygırı da burada, oldukları yerde kaldı.

Yıllar boyunca bu su aygırları, buradan hiçbir yere ayrılmadı.

Çiftlikteki gölde yaşayan su aygırları, başlangıçta sayıları azken o kadar sorun teşkil etmiyordu. Ama el konulan çiftlik, günler geçtikçe bir harabeye dönerken burada bulunan su aygırları, yerlerini asla terk etmedi. Üstelik artık dört tane de değillerdi, sayılarının bugün yaklaşık 50-60 civarında olduğu söyleniyor.

Üstelik bu durumu daha da tehlikeli yapan, içlerinden yaklaşık 10-12 adedinin yakınlarda bulunan Magdalena Nehri’ne gitmesi. Bölgede birçok şahit da bu durumu deliller nitelikteyken bu hayvanların orada olması doğal hayatı tehdit ediyor.

Bu bölgedeki şartlar tam onlara nazaran.

Vahşi tabiatta yaşayan bu hayvanların bölgeyi sevdikleri aşikâr. Yerlerinden yıllardı kıpırdamayıp Afrika’daki o kuraklığı da hiç yaşamıyorlar. Bu da onlar için artı bir durum. Bölgedeki canlı ve insanları da korkutmuş olmalılar ki bölge halkının şikâyetlerinin gerisi arkası kesilmiyor.

İdeal bir tahlil geliştirilmek istense de maalesef bu mümkün değil. Bölgenin lojistiği bu hayvanları taşımak için kâfi değil, Afrika’ya da götürülürse oradaki hayvanlara hastalık taşıma ihtimalleri çok yüksek. Veteriner ve tıpkı vakitte tabiat muhafaza uzmanı olan Corlan Valderrama, mevzuyla ilgili “Bu, ömür alanları Afrika dışındaki en büyük su aygırı sürüsü.” tabirini kullanıyor.

Öneri ise hayvanların itlaf edilmesi tarafında. Şayet gerçekleşmezse sayılarının 1400’ü de aşacağı düşünülüyor.

Uzmanlar, bölgenin tehlike altında olduğunu ve her yıl en az 30 su aygırı itlaf edilmezse sorunun önüne geçilemeyecek bir boyuta varacağını söylüyorlar. Kısırlaştırmak da kuşaklarının tükenme tehlikesinden ötürü tercih edilen bir durum değil.

Peki bu hayvanlar nasıl bu kadar büyük bir sorun hâline gelmiş olabilir?

Normal kurallarda Afrika’da öbür hayvanlar tarafından avlanmaları çok yüksek bir ihtimalken Güney Amerika’da bu mümkün değil.

Bulundukları bölgede doğal düşmanları ve tehdit altında hissedecekleri öteki hayvanların olmaması, onların denetimsiz bir biçimde üremelerine neden oldu. Doğal seçilimden kaynaklı bir nüfus azalışı olsa bile bu durumun önüne geçilebilirdi fakat durum bu türlü olunca içinde bulundukları ortam, çok kolay bir formda üreyip çoğalmalarına takviye olmuş durumda.

Çevreye nasıl tesir ediyorlar?

Konuyla ilgili araştırma gerçekleştiren uzmanlar, varlıklarının ekosisteme çok büyük tesirinin olduğunun altını çiziyor. Bu durum ise çok çeşitli. Nehirlerin kimyasal yapısını bozarak balıkların yok olmasından fok balıklarının soylarını tüketmeye kadar…

Konuyla ilgili araştırma yapan biyolog Nataly Castelbanco, “Su aygırları, Kolombiya’nın ırmak sistemine yayılıyor ve binlerce kişi geçimini buralardan sağlıyor. Hacienda Napoles’in 370 kilometre uzağında su aygırları görüldü” diyor.

Bölgede beşerler ise ikiye ayrılmış durumda.

Su aygırlarının itlaf edilmesine karşı çıkan birçok insan da var. Esasen bu fikrin yıllardır gerçekleşmemesinin tek sebebi de kamuoyu olarak gözüküyor. Bu bahisle ilgili çalışma yapmak isteyen Castelblanco, mevzuyla ilgili araştırma yaptığı mühlet içinde sosyal medya üzerinden birçok mevt tehdidi aldığını söz ediyor. 

İnsanların sevgisi bir yana, su aygırları o kadar da cana yakın hayvanlar değil. Hatta dünyanın en ölümcül hayvanları ortasında üst sıralarda. Afrika’daki haberlere nazaran su aygırı hücumlarından ölen insanların sayısı 500’ü geçmiş durumda. 

2009’da “kokain su aygırı Pepe’nin” Kolombiya ordusu tarafından öldürülmesi, halk tarafından büyük reaksiyon toplayan bir olaydı. Kolombiya hükûmetinin etraf kuruluşu Conare’de çalışan biyolog David Echevveri, BBC’ye verdiği açıklamada, itlaf seçeneğinin “Durum sahiden önemli ve bunu çözmek için tedbirler almak gerekli.” cümleleriyle ele alındığını söyledi.

Escobar’ın mevti 30 yılı aşsa da hâlâ ülkedeki varlığına bir ispat olan bu su aygırları, ekolojik saatli bomba olarak anılıyor. Yine de itlaf edilmeleri kulağa korkutucu gelen bir teklif, umuyoruz ki bu duruma gerek bile kalmaz.

Hayvanlarla ilgili öbür içeriklerimiz: