Televizyon Ayarlarınız Seyir Zevkinizi Mahvediyor Olabilir: Yanlışsız Ayarı Neye Nazaran Seçmelisiniz?
Babaannelerimizin konutundaki karıncalı televizyonların karar sürdüğü yıllarda televizyonda renk ve parlaklık üzere ayarlarla oynamak hiç kaygı etmediğimiz konulardı. Tüplü televizyonlar düzgün göstermemeye başladığında düzelinceye kadar televizyona tokat atılır ve izlemeye devam edilirdi.
Şimdi yeni televizyonlarda ayarlar menüsüne girdiğimiz gibi kayboluyoruz. Alınan televizyonda düşünmeden bir şeyler izlemek, ayar yapmadan keyfini çıkarmak da bu bağlamda sıkıntı olabiliyor, bilhassa de alınan televizyonun standart imaj ayarı âlâ değilse.
Ayarlarla bilinçsizce oynamak seyir zevkini baltalayabilir.
Parlaklık, kontrast, renk doygunluğu üzere ayarların yanında birçok kişinin önemsemediği sertlik, hareket yumuşatma üzere ayarlar mevcut. Bunlar o kadar hassas ayarlamalar ki en ufak bir değişiklikte, izlediğiniz manzara bambaşka renk yahut akışkanlığa sahip olabiliyor.
Bu da kimi direktörlerin “benim çektiğim sinema bu türlü görünmemeliydi” isyanına sebep olabiliyor. Sinemanın öyküsüyle paralel ilerleyen renk paletlerinin değişmesi, direktörlerin hiç istemeyeceği bir durum.
Yapay zekâ takviyesiyle saniye başına kare sayısının artması üzere seyir zevkini direkt etkileyen şeyler de kimi vakit yapay manzara sunduğu için imgeyi kötüleştirebiliyor. Tüm bu durumlar için yönetmenler bir tahlil önerisi sunmuş.
Bazı TV’lerde bulunan “Film İmalcisi Modu”, sineması direktörün isteğine nazaran ayarlıyor.
Tüm direktörlerin yaygınlaşmasını istediği bu mod, sinemaları nasıl izleyeceğimize bizim yerimize karar vererek renkleri düzenliyor. Her direktör kendi sineması için özel ayarlamalar yapıyor ve sineması açtığınızda TV ayarları direktörün isteğine nazaran düzenleniyor.
Pek yaygın bir kullanımı olmasa da yaygınlaşması için yıllar evvel change.org kampanyası bile başlatılmış ama pek sonuç alınamamış.
Christopher Nolan üzere direktörler çektikleri sinemaları kendi istedikleri üzere izletme konusunda ısrarcı olabiliyorlar. Oppenheimer sineması bunun en büyük örneği.
Büyük aksiyon sahneleri olmamasına karşın dev IMAX ekranlarda izlenmesini şiddetle önererek evdeki TV ekranlarında bu sinemalara yazık edildiğini lisana getirmişti.
Çoğu kişi IMAX’te izlemeyi tercih etse de sinemaya gitmeyip evde televizyon karşısında izlemeyi bekleyen kişi sayısı da hayli fazla.
“Resim modu” seçenekleri, seyir zevkiniz için bazen kurtarıcı olabilir.
Yönetmenler kendi istediklerini söyleseler de üreticiler bunu pek yaygınlaştırmadılar. Pek çok standart konut kullanıcısı ince ayarlarla uğraşmayı sevmiyor ya da beceremiyor. Bunu bilen üreticiler kolay ayar yapmayı sağlayan resim modu seçenekleriyle bir nebze olsun izlediğiniz içeriğe nazaran özelleştirilebilir ekranlar sağlıyor.
Örneğin “oyun modu” açıldığında hareket yumuşatma ayarını otomatik olarak çok yüksek yapıp daha akıcı bir oyun tecrübesi sağlanabiliyor. Bir sinema izleyeceğinizde “sinema modu” aktifleştirilerek imgenin daha sinematik olması sağlanabiliyor.
İnce ayar yapılmadan rastgele mod seçmek imaj kalitesini bozuyor.
Diyelim bir spor müsabakası izleyeceksiniz lakin ayarlardan spor modu yerine sinema modu seçtiniz. Sporu seçtiğinizde hem yeşil renkler daha ön plana çıkartılıp sahayı net gösteriyor hem de akıcılık ayarlanarak süratli hareket eden topu ve futbolcuları daha düzgün görebilmeniz sağlanıyor.
Ancak siz sinemayı seçtiğinizde manzara daha karanlık olacak ve spora uygun olmayan renkler kullanılacak, bu da izlediğiniz müsabakayı daha makus görmenize neden olacak.
Peki siz televizyonda hangi ayarları kullanarak izliyorsunuz? Fotoğraf modu seçenekleri sizce başarılı mı?
Televizyon hakkında ilginizi çekebilecek başka içeriklerimiz: